Dünyada Küresel İklim değişimi Problemleri ve Sonuçları Üzerine. Bu Problemleri Çözmenin Etkili Yolları – 5

Yazdır Yazdır 

Dünyada Küresel İklim değişimi Problemleri ve Sonuçları Üzerine. Bu Problemleri Çözmenin Etkili Yolları – 5

Alternatif enerji kaynaklarının varlığını ve edinimini görece basit bir şekilde aleni gerçeklere dayanarak alenen kanıtlamaya çalışan bilim adamlarının üzücü hikayelerini ve “dünya biliminin aydınları”nın aydınlanmamış izleyicilerin gözünde onların çalışmalarını itibarsızlaştırmak için hangi girişimlerde bulunduklarını hatırlamak yeterli olacaktır… “Elit dünya bilimi” dünyasının bu tür keşifleri (medyaya bir bilgi sızıntısı meydana geldiyse) alenen kınadığı ve bencilce alay ettiği veya ikincisinin bilim ve dünya toplulukları için gösteriş yapmadığı bir sır değil. Sistem bu şekilde çalışıyor, kendisini yok edilmekten koruyor. Ama gezegenin küresel iklim değişimi ile bağlantılı olarak farklı zamanlar geliyor, çünkü tüm kıtalar yakında doğal afetlerin feci sonuçları ile karşılaşacak ve alternatif enerji kaynakları herkes için hayati ve gerekli olacak…

Dünyadaki çoğu insan birbiriyle arkadaş olmaya başlarsa, sistemin dışında yaratıcı bir toplumda bir araya gelmeye ve birleşmeye başlarsa, tüm bu bilgiler kesinlikle insanlığın yararına sunulabilir. İnsanlık şimdi seçim noktasında duruyor: “altın milyar” teorisinin uygulanmasına yardımcı olmaya devam ederek mevcut sistemi desteklemek veya İLKSEL ALLATRA FİZİĞİNİN yeni bilgilerinin yardımıyla en az 25 milyar insan için “altın binyıla” katkıda bulunmak. Düşünmek için neredeyse hiç zaman kalmadı, çünkü insanlığın güçlerini birleştirmeye ve yaklaşmakta olan küresel doğal felaketlerin en kötü sonuçlarını önlemeye çalışması için göreli olarak istikrarlı olan değerli günler şimdiden feci bir hızla tükeniyor. Dünyanın insanlarının onur, vicdan ve gerçek insan ilişkileri kriterine dayanan bu konudaki her türde ortak eylemleri çok önemli olacak, ki şüphesiz gelecek olaylar üzerinde ve bir bütün olarak insan uygarlığının varoluş beklentileri üzerinde çok büyük etkisi olacak.

Farklı ülkelerden insanlar, milliyet, dini inanç, sosyal veya diğer statüleri ne olursa olsun, insanları bölmeyi amaçlayan siyasi ve dinsel sistemlerin dışında çeşitli sorunları ele almak için bağımsız olarak birleşmeye başlarlarsa, o zaman kısa bir süre içinde temeli evrensel manevi ve ahlaki değerler olan küresel bir yaratıcı toplumun inşa edilmesi oldukça gerçekçidir.

Hepimiz insan varlıklarız ve hepimiz aynı yaşama yerine sahibiz – Dünya, tek milliyet – insanlık, tek bir ortak değer – sayesinde değerli bir şekilde kendini  gerçekleştirmeyi ve en yüksek manevi ve ahlaki veçhede varoluşumuzun anlamını elde edebildiğimiz hayat. 

Bugün, sadece kör bir insan yaklaşan olayları göremezdi! Eğer bugün hiç bir şey yapmazsak, yarın çok geç olacak. Çocuklarımıza ve torunlarımıza hangi mirası bırakacağız – bir yudum su için ölüm mü yoksa manevi içsel özgürlükte yaşam mı? Ölüm hakkı veya yaşam hakkı? Tüm liderleri ile birlikte uygarlığımızın gemisinin siyasi egoizmin ve dini acımasızlığın kayalarına çarpmasından önce insanların iyiliğin ve insanlığın vektörüne geri dönmesinin zamanı. Küresel toplulukta ilişkileri değiştirmenin zamanı ve herkes kendisi ile başlamalıdır. ALLATRA konsepti tam olarak bununla ilgilidir…

Modern fiziğin önemli başarılarına rağmen, insanlar hem Yerkürenin üzerinde hem de onun içinde meydana gelen süreçleri hala yeterince derinden anlamıyorlar; ne Güneşteki ne de dış uzaydaki. Bunu anlamak için, temel olarak bilime yeni yaklaşımlar, ayrıca bir dizi temel teorinin revizyonu gereklidir. Modern teorik fiziğin şu anda krizde olduğuna dair açıklamaların arkasında sağlam temeller var. Yaklaşık 100 yıldır fizikte, örneğin 19 ncu yüzyılın sonunda ve 20 nci yüzyılın başında elektron, proton, nötron, foton, nötrino vs keşfedildiği zaman ulaşılan ciddi evrimsel atılımlar olmadı. Bugüne kadar, bilimsel araştırma, hesaplamalar ve gelişmeler hala bunlara dayanıyor. 1950 lerden başlayarak, hızlandırıcılar fizikte temel parçacıkları araştırmak için ana alet olurken, hızlandırılmış protonlar ve elektronların maddesi ile çarpışmadan ortaya çıkan yeni temel parçacıklar araştırmanın konusu oldu. Ama, keşfedilen parçacıkların çeşitliliğine rağmen, dünya bilimsel aydınları henüz fiziğin aşağıdaki temel sorularını yanıtlamadı: “Maddenin temel prensipleri nedir?” ve “Madde nasıl ortaya çıktı ve nereye yok oluyor?” Her şey hızlandırıcılar, frekanstaki artış, güç ve parçacık çarpışmalarının varyasyonları, yani sanrı teorilerinin karanlığında bazı pratik mucizelerin “istatistiksel olasılığı” umudu etrafında dönüyor. Bu, karmaşık iklim süreçleri dahil olmak üzere, tahmin etme ve varsayımda bulunma yerine, doğru bilgiler ile işlev yapmak için yeterli bilgi olmadığı gerçeğine işaret ediyor.

Bununla birlikte, uygulama bunun bir bilim sorunu olmadığını (ve ALLATRA Uluslararası Halk Hareketi bilim adamlarından oluşan bir ekip tarafından yapılan son temel çalışmalar bunu kanıtlıyor), kökleri bencil arzularda ve gücü arayan tutkularda yatan tüketim toplumunun bir sorunu olduğunu gösteriyor. Günümüzde, dünyadaki bilim adamlarının çoğu, insanlığın ruhsal ve yaratıcı toplumun gelişim yoluna girmesine yardımcı olacak, fizikte evrimsel bir atılıma ilişkin uluslararası bir fikirle bir araya gelmiyor. Bu uzmanlar, çoğunlukla sistem tarafından iyi ödenen ve sadece para değil, aynı zamanda ünvanlar, ödüller, pozisyonlar ve insanları herhangi bir özelliğe göre bölen sistemin diğer tüm geleneksel niteliklerini alabilecekleri projeler üzerinde çalışarak cezbediliyor. Böyle bir yaklaşımla, bilimsel atılımları, belki de yalnızca yeni silah türleri ve insanlığın ve gezegende yaşayan her şeyin yeni köleleştirme, manipülasyon ve imha yöntemlerinin icat edilmesi alanında gerçekleşebilir.

Modern dünyanın, dünyanın farklı ülkelerinden gururlarına hizmet etmeyen ve mevcut tüketim toplumu sisteminin zararlarını anlayan dürüst ve mantıklı bilim adamlarının ortak ideolojik faaliyetlerde bütünleşmeye ve birleşmeye ihtiyacı var. Bu, yalnızca insanlığın doğal afetlere hazırlanmasının fiili etkinliğini güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda yaratıcı toplumun gelişmesinin ve insanların siyaset ve din dışında manevi ve ahlaki temelde birleşmesinin ilk filizlerini verecektir. Bugün, ALLATRA Uluslararası Halk Hareketi bilim adamları sayesinde, faaliyetlerinin ana kriteri İnsanlık ve Vicdan olan birçok yetenekli insanı bir araya getirip birleştirebilecek uygun bir temel bilimsel temel vardır. ALLATRA Uluslararası Halk Hareketi’nin bilim adamları-katılımcıları tarafından yapılan son gelişmeler, 1996’dan beri çalışmaları yürütülen yeni teorik ve pratik fizik alanında evrimsel bir atılıma tanıklık ediyor. Bu, aşağıdaki temel sorulara yanıt veren tam olarak doğanın ilksel fiziğidir: “Birincil madde nelerden oluşuyor?” “Nasıl dönüşüyor?” ve “Nereye kayboluyor?”. Bilimsel gelişmede yeni bir çığır açan bu sorulara temel yanıtlar bulmanın bir sonucu olarak, bu fiziğe İLKSEL ALLATRA FİZİK adı verildi…

…Bugün, ALLATRA Uluslararası Halk Hareketi, saflarında sadece temel fizik alanındaki sorunlarla ilgilenmeyen dürüst ve yetenekli bilim adamları ve sosyal sorumluluk sahibi kişilerden oluşmaktadır. Onların çoğu çevre güvenliği problemlerini ele almanın yanı sıra çeşitli bilim alanlarında temel ve uygulamalı araştırmaları koordine etmek ve yürütmekle meşgul: atmosfer fiziği, jeofizik, biyojeokimya, hidrometeoroloji ve oşinografi dahil olmak üzere jeoloji, hidroloji, iklim bilim. Bilimsel ilgi alanları arasında iklim mühendisliği, daha doğrusu ekosistem bütünlüğü ve insan faaliyetleri için tamamen güvenli olan ve temelde yeni bir fizik anlayışına – İLKSEL ALLATRA FİZİĞİ –  dayanan iklim mühendisliğinin yeni yön ve yöntemlerinin geliştirilmesi de bulunmaktadır.

…İklimsel jeomühendislik alanındaki yeni gelişmeler, bu yönde daha fazla bilimsel faaliyet için büyük fırsatlar ve beklentiler sunmaktadır. Bunlar iklimi izlemeyi, çok faktörlü analize dayalı olarak iklim değişikliği ile ilgili olayların seyrini belirlemeyi, doğanın telafi edici mekanizmalarını belirlemeyi ve iklim koşullarını değiştirmeye yönelik ilgili yerel veya genel eylemleri başlatmayı mümkün kılar. Bilim adamlarımızın bu alandaki son gelişmeleri, gezegendeki yakın gelecekte geri dönüşü olmayan değişiklikleri tetikleyecek olan “odak” veya “sorunlu alan” olarak adlandırılan bölgeyi bugün bile oldukça doğru bir şekilde belirlemeyi mümkün kılıyor. Tüm bu bilgiler, insanların doğadaki mevcut süreçler bağlamında insanlığın yeteneklerine farklı bir gözle bakmalarına ve küresel doğal afetlere karşı hazırlıkların etkinliğini artırmaya kesinlikle yardımcı olacaktır.

Bugün, bu yönde sağlam bilimsel temeller ve pratik kanıtlar kazanmış bir dizi başarılı adım atılmıştır. Bu alanın pratik gelişiminin ilk aşaması, şimdiden tutarlı sonuçlar göstermiştir…

… Örneğin, 11 Mart 2011’de, Kuzey-doğu Japonya’da en yıkıcı tsunamiye neden olan 9.0 büyüklüğünde güçlü depremlerden biri gerçekleşti. Depremin merkez üssü kıyıdan 130 km uzaklıkta, deniz tabanının altında 24 km derinlikte bulunuyordu. Bu, Japon takımadalarındaki tüm sismik gözlemler dönemi için en güçlü depremdi ve dünyadaki tüm sismik gözlemler tarihindeki en büyük on depremden biriydi. Japon Fukushima Daiichi nükleer santralinde ciddi bir kazanın gelişmesi de dahil olmak üzere Japonya sakinleri için feci sonuçlara neden oldu. Bilim adamlarına göre, Japon takımadalarının en büyük adası (Honshu) bölgesinde bu kadar güçlü depremler 600 yılda bir defadan daha sık meydana gelmiyor. Uydu verileri, depremin Honshu Adası’nın doğu kıyısının 2,5 metre doğuya kaymasına neden olduğunu kaydetti. Aynı zamanda Honshu Adası’nın kuzeydoğusunda yer alan Oshika Yarımadası, güneydoğu yönünde 5,3 metre kayarak 1,2 metre battı.

Bu olay, dünya bilim camiasında özel bir endişeye neden oldu, çünkü dalga yüksekliği ve su altında kalan bölgenin alanı, Japon bilim adamlarının tüm ön hesaplamalarını geride bıraktı. Böyle bir ölçekteki felaket, Japonya gibi (temel bilimsel araştırma alanında liderlerden biri) teknolojik olarak oldukça gelişmiş bir ülkenin bile bu tür felaketlere hazırlıksız olduğunu ve bir ülkenin talihsizliğinin gerçekte bütün insanlığın talihsizliği olduğunu gösterdi…

… Peki, ne oldu? Pasifik Plakası dalma bölgelerinde aktif hale geldi. Bu olay, bu litosferik plakanın hızının hızlanmasıyla ilgili yeni bir sismik aktivite aşamasının bir tür göstergesi oldu. Her şeyden önce yukarıda belirtilen kozmik faktörlerden etkilenen Doğu Sibirya ve Pasifik Okyanusu’nda bulunan Dünya’nın manyetik kutuplarının yer değiştirmesi, Japon takımadalarının topraklarında yüzyıllarca süren manyetik varyasyonların büyük ölçekli değişikliklerine neden oldu. Japonya’daki doğal afetin sonuçlarını analiz eden bilim adamları, Dünya’nın manyetik alanındaki anormalliklerin sismik aktivitenin başlamasından önce ortaya çıktığını tespit ettiler. Dünyanın farklı bilim adamları tarafından yapılan müteakip tahminler, “aktif olmayan” odak bölgelerindeki tektonik gerilimlerin daha yoğun hale geleceği ve kritik düzeyde olacağı varsayımı üzerine inşa edildi. Bu nedenle, tahminler, 2015’ten önce Japonya’nın tsunamilerin yanı sıra 8.0 büyüklüğünde bir dizi felaketsel deprem bekleyeceği ve bu ülkenin topraklarında bulunan nükleer santrallerin sayısı göz önünde alındığında, tüm küresel topluluğun takım adalardaki elementlerin öfkesinin ciddi sonuçlarına hazırlanması gerektiği yönündeydi.

İklim mühendisliğinde yeni bir yön geliştirmekte olan ALLATRA Uluslararası Halk Hareketi araştırma ekibi, bu tür ifadeleri dikkate alarak, hem bu ülke için hem de ve bir bütün olarak insanlık için istenmeyen gelişmelerin önlenmesinin olası yollarını araştırmak için o dönemde özellikle bu bölgeyle ilgilendi. Şimdi, bu araştırma ekibinin çalışmaları sayesinde, Fukushima Daiichi nükleer santralindeki kazadan sonra radyasyon arka planında atipik bir düşüş olduğunu söyleyebiliriz… Yerkürenin içinden gelen daha büyük bir kuvvetin gerilimini çok sayıda küçük depreme dağıtarak boşaltan bir dengeleyici mekanizmanın aktivasyonu nedeniyle bu bölgede nispi kararlılığa ulaşıldı…

www.allatra.org

www.allatra.tv