YÜKLÜ PARÇACIKLAR VE İNSAN/HAYVAN DAVRANIŞI
Son bir kaç haftada yorgun, tükenmiş hissettiniz mi veya baş ağrınız ya da bedende ağrılarınız oldu mu? Orta seviyede veya ciddi depresyon, endişe ve ruhsal durumunuzda ani değişimler deneyimlediniz mi?
Bilim dergisi ‘Nature’da yayınlanan yeni bir çalışma yüklü parçacıkların hızlanmasıyla bunun insanlardaki etkileri arasındaki direkt bağlantıyı gösteriyor. Yüklü parçacıklar güneş patlamaları, CME’ler (koronal kütlesel püskürmeler), koronal delikler, iplikçik, gamma ışını patlaması ve galaktik kozmik ışınlar gibi bir çok şekillerde geliyor.
Aktif döngü zamanları sırasında çok büyük miktarlarda radyasyon ışık hızında Dünya’nın manyetik alanına çarpıyor. Çoğu zaman, manyetik alan parçacıkların büyük çoğunluğunun yönünü saptırarak Dünyayı ve sakinlerini güvende tutuyor. Ama manyetik alan zayıfladığı zaman ne oluyor?
Bilimsel araştırma bir çok hayvanın Dünyanın manyetik alanını hissedebildiğini anlatıyor. Hayvanlar ve insanlar kendilerini çevreleyen manyetik bir alana sahipler – koruyucu olarak Dünyayı çevreleyen manyetik alana çok benzer şekilde. İnsanlarla (ve çeşitli hayvanlar ile) ilgili olarak, Güneşten ve Samanyolundan gelen yüklü parçacıklar duygularımızda karmaşaya veya huzursuzluğa neden olabilir. Melatonin üretimini ve 24 – saatlik ritmi düzenleyen epifiz bezi manyetik alanlara hassastır.
Son zamanlarda bilim dergisi ‘Jeofiziksel Araştırma’da yayınlanan ilgili bir çalışmada, hepimizin içinde bulunan uyuyan bir genin ulaşılmaya hazır olduğu belirtiliyor. Bu ‘Cryptochromes’ (CRY) olarak biliniyor. Bunlar günlük yaşamın 24 – saatlik döngüsel ritmine dahildir. Güçlü bilimsel kanıtlar jeomanyetik alanların insan görme sisteminin ışık hassaslığında etkisi olduğunu gösteriyor.
Massachusetts Üniversitesi Tıp Okulu, Nörobiyoloji Bölümünde yapılan bir çalışma, insanların Dünyanın manyetik alanı ve yüklü parçacıklar ile ilişkili olarak jeomanyetik akışın etkisine genetik olarak eğilimli olabileceğini öne sürüyor.
Mitch Battros – Earth Changes Media
(Çeviri: Saffet Güler)